1 Ekim 2010 Cuma

ANDIRIN TARİHİ KİTABI

-Andırın Tarihi kitabı aynı coğrafyada yıllar süren araştırmalar ve belgeler yardımıyla yazıldı.
     -Ermeni-Fransız ve Türk arşivlerinden bulunan belgeler yardımıyla Toros dağlarında yaşanan 1895 Zeytun savaşının sırları aydınlatıldı.


    

     Andırın Tarihine olan ilgim çocukluk yıllarıma kadar uzanır, 1960’lı yıllarda Kadirli ilçesinde bulunan evimizden sıcakların bastırması üzerine yaylaya göç etmemiz gerekirdi. Akarca denilen çam, murt ve hartlap ağaçlarının bol miktarda bulunduğu  Akarca tepelerindeki Ortaburun denilen yere çıkardık. Çam dalları, otlardan yapılan “hayma” ve kulübeyi andıran “Alayçık” denilen evimizde yaşamanın mutluluğuna doyum olmazdı. Kadirli-Andırın yolu geçerde az ilerdeki tepeler arasından, toz topraklı bir yoldu. Kamyonlar üzerinde sıra sıra dizilmiş beyaz şalvarlı, saçı başı dağınık bakışlarından çaresiz oldukları anlaşılan ameleleri görürdüm. Haziran ayı içinde pamuk tarlalarında “Ot vurmak” için Çukurova’ya gidenler, Ağustos ortaları ve Eylül ayı içinde de pamuk toplamak veya çeltik tarlalarında sakalık yapmak için “amele olarak” giderlerdi. Andırınlı amelelerin gidiş gelişleri hiç eksik olmazdı. Hayal meyal hatırlarım: “İlkbahar günlerinde Kadirli’nin içinden Akarca yönüne doğru develeri, koyunları, keçileri, köpekleri ile Yörük göçü olurdu”. 
    Aradan yıllar geçti. Tarihci ve de araştırmacı özellim ile bir bakmaya başladım Andırın coğrafyasına. İyi hatırlıyorum bir 7 Mart 1990 günü uğramıştım Kadirli’ye. Adana Valiliği adına “Tarihi belgelendirme” çalışmaları yapmak için önce Kadirli’ye daha sonra da Andırın’a uğramamız gerekiyordu.  Tokmaklı ovasından tarihi kervan yolunun geçtiği vadi içinden  ilerleyerek gittik Andırın’a. Haştırın ve Akkale’nin görüntüsü ilgimi çekmişti o zamanlar. Andırın ilçesi içinde bulduğumuz Halil Yonga’nın “Çukurhisar’da Ermeniler tarafından öldürülen” yakınları için göz yaşları dökmesi hala gözlerimin önündedir.  Yine Andırın gezisi esnasında Adil ve Turan Kayıran adındaki şahısların yardımıyla bulmuştum tarihi mezarlıkta bulunan şehit sorgu hakimi Abaza  Durdu Bey’in
   Sonra Temmuz 1990 içinde yeniden Andırın üzerinden Geben ovası’na gitmek mümkün oldu. Geben ovası Azgıt kalesinin yanı başından ve Halbur yaylasından ötede dağlar arasında kalan bir ovanın içinde idi. Buğday başakları yeni yeni sararmaya başlamıştı. O gezi esnasında tanıdım yaşı 90 civarında olan Memiş Daş ve Musa Tecirlioğlu’nu.  Zeytun ermenileri’nin öldürdüğü Gara Süllü’nün mezarını bulmlak üzere tarlalar içinden yürürken Musa Tecirlioğlu yaşlılığın verdiği mecalsizlik içinde bir köylünün omzuna alınarak taşındı. Gara Süllü’nün mezarı başına geldik. Ve duygu tanıklarının açıkladıkları “Gara Süllü ve hanımı burada yatar bunlar şehittir” sözleri kulaklarımı çınlatmıştı.
    Aynı gezi esnasında  Dağlar arasında kalan Çukurhisar köyüne de uğradık. Köy muhtarının yardımıyla Mustafa Ciğerli adındaki yaşlı ve gözleri görmeyen köylü ile karşılaştık. Bize bir sabah namazı vakti Zeytun Ermenileri’nin karıncılar gibi köye saldırmaları, dam Hizanlarına (direklerine) kurşun atmaları, muhtar Ömer Ka ve çok sayıda köylüyü elleri bağlı bir halde az yukarda tepeler arasında bulunan dere içinde öldürmeleri olayını anlatırken bile duygulanıyor gözlerinden yaşlar geliyordu.
    Elimde bulunan Osmanlı Arşiv belgeleri ve tanıkların verdiği bilgiler ışığında yazmıştım “Zeytunlu’nun 311 Mirası” kitabını.
    Ve aradan geçen yıllar içinde Andırın yöresinin tarihini yazma istekleri ve destekleri geldi. Andırın coğrafyasında dolaştım yıllardır. Bir yayla vaktinde Kümbetir’de, Çığşar’da, Dırıldağı eteklerinde , Çınargeçidinde, Geben’de insanlar ile görüştüm.  Son ermeni Kralı VI. Leon’un teslim alındığı Geben kalesine tırmandım. Mantuvar çiçeklerini koklayarak çektim kalenin ve civarındaki Meryemçil geçidinin fotoğraflarını.
    Osmanlı Arşiv belgelerinin yardımıyla çözümledim Geben, Andırın, Çokak yöresindeki Yörük ve Türkmen kökenli oba oymakların isimlerini. Andırın yöresine hakim olan Bayazıt beyleri ve Kalender Paşa’nın mücadelesini. Sonra Kalender Paşa’nın hanımı Kara Fatma hatun’un Kırım harbine gitmesi olayını çözümledim belgeler yardımı ile. Sayın Dr. Necat Yaycıoğlu ailesinden kalan tarihi belgeler arşivinin bir kopyasını verdi. Belgelerde çözümleler yaptım. Milli mücadele döneminde Andırın yöresi insanlarının fedakarlığını ortaya çıkardım.
     Kesim Köyünden sayın Gürkan Göçer ve Andırınlı Halk Eğitim uzmanı eğitimci Remzi Çıngır hoca’nın rehberliği yardımcı olmaları sonucu Andırın yöresinin tarih ve kültürünü özellikle de 1895 Zeytun isyanının yöreye yansımalarını içine alan Andırın Tarihi kitabını yayınladım 2007 yılı içinde.  Andırın yöresi insanları kitabı merakla ve heyecanla okudu. Ve yazılan konular ile ilgili uyarı ve eleştiriler gelmeye başladı. Andırın tarihinde yazılmayan eksik konuların olduğu söylendi. Özellikle 1895 Zeytun isyanını yöneten Ermeni Agasi’nin yazdığı kitabın Fransızca metninin bulunması ve Andırın, Geben baskınları ile ilgili bölümlerinin de Dr. Yaycıoğlu tarafından çevirisinin  yapılması üzerine Andırın Tarihi daha zengin içerik ile yeniden yayınlamak gerekiyordu.  Osmanlı’nın son döneminde yaşanan Zeytun ermeni isyanlarını bilmeden 1915 Tehcir olayını anlamak mümkün değildi.
    Anadolu coğrafyasında Çukurova’yı İçanadolu’ya bağlayan kervan yolunun geçtiği yerde bulunan Andırın yöresi kitabını yeniden yazmak ve yayınlamak hayatımın en heyecan verici olayı oldu.  Kitabın da kapağına yıllar önce Geben ovasında omuzlarda taşınan Musa Tecirlioğlu’nun fotoğrafını koyarken yüreğim titredi ve o günleri hatırladım. Aynı coğrafyada insanların yaşadığı tarihi olayları hatırlatmak için  yazıldı ve yayınlandı Andırın Tarihi kitabı.
..........................................................................

..........................................................................................



DEVAMI VAR …

 haberleşme: cep-05325829911, ev-03224533015,
Mail:cezmi.yurtsever304@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder