20 Ekim 2010 Çarşamba

ATATÜRK VE ÇUKUROVA KAHRAMANLARI KİTABI

   -1989 yılı içinde Adana’daki Büyük Kütüphane salonunda bir derginin içinden Osmanlıca bir belgen yaprağının koparak yere atıldığını gördüm.  Adı geçen belge Mustafa kemal’in 15 Mart 1923 tarihinde Adanalılara söylediği konuşmanın yazılı metni idi.
    -Adana Fen lisesi’nin Arşivinden de Atatürk dönemine ait çok sayıda fotoğraf ve belgeye ulaştım.
    -Mehmet dede’nin torunu Osman’a anlattığı Kuvayı milliye olaylarını ana çerçeve içine alarak yazdım ve yayınlamayı başardım “ATATÜRK VE ÇUKUROVA KAHRAMANLARI” kitabını.

     Yıllar önceydi ve takvim yaprakları da 1989 yılını gösteriyordu.  Adana’daki sabancı Kültür merkezi Kütüphanesinde bulunan yöre tarihi ile ilgili yayınlanmış kaynakları araştırırken bir derginin  içinden Osmanlıca bir belge düştü.  O belgenin içinde ne yazdığını bilmeyen insanlar yanından yürüyerek geçti gittiler. Belgeyi elime aldım. Ve okumaya başladım. İlk satırında “Muhterem arkadaşlar” yazısı vardı. Ve devamında da Adananın yakın dönem tarihi önemli olaylar ve halkın fedakarlığını açıklayan sözler vardı . Belgenin orta yerinde de “Bende bu vekayiin ilk hissi teşebbüsü bu güzel memlekette Adana’da vücut bulmuştur”  sözlerini okuyunca bunun Gazi Mustafa kemal Paşa veya genel ismiyle Atatürk’e ait olduğunu öğrendim. Adı geçen belge 15 Mart 1923 tarihinde Adana Türkocağında halka karşı söylenen güzel sözleri içine alıyordu.  Adana tarihinin de altın sayfaları arasında ilk sıraya konulacak kadar önemli olan tarihi bir belge idi.

    BOYNU BÜKÜK YETİMLER OKULU ÖĞRENCİLERİNİN FOTOĞRAFI

    Adana Fen Lisesi’ne Tarih öğretmeni olarak atanmamdan dolayı okulun tarihi TAŞBİNASI’nın sırlarını çözümleme çalışmalarına başladım. Adana Fen lisesi, 1909 yılında yaşanan ve iğtişaş adı verilen Türk-Ermeni iç savaşından sonra Ermeni yetim çocuklar için yaptırılan bir okul idi. Zaman içinde Cumhuriyetin ilk yıllarında Kız ve Erkek öğretmen okulu, Anadolu Lisesi ve en son olarak da 1987 yılından beri Adana fen lisesi hizmet binası olarak kullanılıyordu.  Atatürk’ün 15 Mart 1923 günü akşamüzeri o zamanki Adana şehrinin kuzeyinde bulunan BAĞLARBAŞI semtindeki Yetimler okuluna kadar gelmesi ve okulun tarihi taş binasının üst katına kadar çıkarak buradan Seyhan nehri ile Adana’yı seyrettiği bilgisine ulaştım.  Türkiye Devleti’nin kurucu önderi Mustafa kemal Paşa, neden Adana’da şehrin dışında bulunan bir Yetimler Okulunu ziyaret etme gereği duymuştu. Bu sorunun cevabını ararken Fen lisesi’nin  tarihi fotoğraf arşivinde bulunan üzerinde de Osmanlıca kaşe-mühür basılı siyah beyaz fotoğrafları buldum. Atatürk’ün 15 mart 1923 günü Adana’da Yetimler Okulu öğrencilerine selam durduğu tarihi fotoğrafı tamamlayacak yeni fotoğraflara da ulaşmıştım. Boyunları bükük haldeki Yetimhane okulu öğrencilerinin görüntüleri idi bunlar.
    Ve aradan geçen yıllar sonra 1923 yılı içinde Türkiye’de yaşayan 5 milyon çocuktan 3 milyon kadarının yetim olduğunu öğrenince yüreğim cız etti. Osmanlı’nın çöküş yıllarında yaşanan savaşlardan dolayı yanmış yıkılmış enkaz haline gelmiş bir ülkenin gerçeği olan babasını kaybetmiş milyonlarca boynu bükük çocuğun varlığı hazırlatılıyordu o çekilen Atatürk’ün Adana gezisi ve Yetimler Okulu öğrencilerine selam durması…Boynu bükük öğrencilerin onu sevgiyle dinlemesi görüntülerinde…

    CUMHURİYETİN ÖĞRETMENLERİ

    Mustafa Kemal Paşa’nın 1918 yılından itibaren uğradığı Adana şehrinde yaşanan önemli olayların bilgi ve belgelerini derlemeye başladım. Benim  Kadirli’den de İlkokul öğretmenim olan Osman Arıkan, 19207li yılların sonlarında medrese ve mektep eğitimi almış, muallim(öğretmen) olmuş bir insandı.  1965 yılındı idi. Öğretmenim Osman Arıkan’ın sınıfta, düşman işgalini anlatırken masayı kale gibi, sandalyeleri de tank gibi kullanarak silah sesleri çıkararak kurtuluş savaşını heyecanla anlatmasının tesirinde kalmıştım. Belki de benim daha küçük yaşta belleğime tarihi araştırma ve sevme bilincini yerleştiren insandı Osman Arıkan.
    Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye7nin kalkınması için en ücra köylere giderek karanlıkları aydınlığa çeviren o nesil öğretmenlerin ortak bir hikayesi vardı: “Türkiye’nin hızla kalkınarak dünyada kalkınmış ,insanları mutlu bir ülke olması” idi.
Yıllarca görev yaptığım adana Fen lisesi’nde çalışırken hayran olduğum Atatürk ve silah arkadaşlarının yaşanmış hatıralarını araştırma ve kitabını yazma çalışmasını sonuçlandırdım. Atatürk ve Çukurovalı Kahramanlar kitabı Mehmet adındaki bir dedenin torunu Osman’a anlattığı bir hikayeden yola çıkılarak Adana’nın düşman işgali ve Türkiye devletinin ilk yıllarında özverili öğretmenlerin çalışmalarını anlatır. Bir hikaye ve de destan olarak kulaklara fısıldanan ve unutulmaması istenen.
.............................................................................

....................................................................................................




DEVAMI VAR …

 haberleşme: cep-05325829911, ev-03224533015,
Mail:cezmi.yurtsever304@gmail.com

 

ÇUKUROVALI KARA FATMA KİTABI YAYINLANDI





   -Çukurovalı ve Bozdoğan aşiret beyinin kızı Kara Fatma hanım ünvanlı kahraman kadınımızın hayat ve mücadelesini içine alan “Çukurovalı Kara Fatma kitabı” yayınlandı.
    -Namık kemal ve Atatürk’ü de etkileyen Kara Fatma’nın hayat hikayesinin devamında kurtuluş savaşında yararlıklar gösteren kahraman Türk kadınlarına da yer verildi.


     Hayatı destan ve hikayelere konu olan Anadolu tarihinde  Kahraman Türk kadını KARA FATMA’nın  tarihi özelliklerini araştırmak üzere Osmanlı Arşivi’nde padişah II. Mahmut zamanında tutulan çok sayıda fermanın bulunduğu kabarık bir dosyaya ulaştım. Ve elde ettiğim bütün bilgileri kullanarak “ÇUKUROVALI KARA FATMA ” kitabını da yayınlamayı başardım.  Aynı zamanda Kara Fatma’nın katıldığı eylemlerle ilgili ferman örneklerini http://www.cezmiyurtsever.com/ sitesinden de yayınlayarak kamuoyunun bilgisine sunuyorum.  Kara Fatma şöhretiyle bilinen ve Türkmen Bozdoğan aşiret beyi kızı Asiye Hatun’un 1815-1865 yılları arasında 50 yıl kadar Maraş ve  Adana’nın dağlık bölgelerini bir hükümdar gibi yönettiği ortaya çıkıyor.  Kara Fatma Hatun’un yönetime isyan eden ve çok sayıda padişah fermanında da “Eşkiya” olarak suçlanmasına yol açan ilginç olayların tarihi arka planı da aydınlatılmış oldu.   

   DEVLET BAHÇELİ’NİN DEDELERİNİN İDAMINA KARŞI GELDİ

    Kara Fatma şöhretiyle isyan eden Türkmen kadınının isyan etmesi ve eşkıya olarak suçlanmasının en önemli sebebi olarak sayın Devlet Bahçeli’nin büyük dedeleri  Fettahlı aşiretinden Ağca Bey ve Ahmet’in  Gavurdağı Sarvandi kalesindeki savaş sonucu 1817 yılında kellelerinin kesilerek infaz edilmesi ve Topkapı sarayı kapısında halka gösterilmesi olayından dolayı Adana Valisine karşı gelmesidir.  Olaylara sebep olan Adana Valisi Hacı Mustafa Paşa’nın  arkasına Halep Valisi Çapanoğlu Celal Paşa’nın desteğini de alarak vahşi bir saldırı ve idam infazı olayını gerçekleştirdiği ortaya çıkıyor.  Adı geçen Çapanoğlu Çelal Paşa, Maraş ve Adana’yı  Vali olarak yönetme  çalışmalarını 1817-1828 yılları arasında sürdürdü. Ve bu zaman içinde Vali’nin rüşvet ve soygun düzenine karşı gelen Kara Fatma 500 civarında askeri ile isyan eylemlerini sürdürdü. Bir ara yakalandı. Oğlu Süleyman için idam fermanı çıkarıldı.  Vali Celal Paşa’nın yönlendirmesi sonucu Kara Fatma hakkında eşkıya suçlamasının yer aldığı çok sayıda belge düzenlenerek İstanbul’a gönderildi. Ve belgelerin bir örneği de Padişah kararları sayılan Hattı Hümayun dosyalarına kondu.

    NAMIK KEMAL VE ATATÜRK’Ü DE ETKİLEMİŞTİ

    Kara Fatma Hatun, Adana ve Maraş Valiliği yapan Celal Paşa’ya karşı isyanında başarılı oldu. Vali’nin sürgününün gerçekleşmesinden sonra affedildi. Oğlu Süleyman Maraş valisi ve Askeri kumandan yapıldı. Mareşal ünvanı bile aldı.  Ve Kara Fatma hatun, 1854 yılında Kırım Harbine katılmak üzere askerleri ile İstanbul’a geldi. Padişah ile görüşmesi dünya basınına yansıdı.   Tuna nehri Silistre kalesi yakınlarında savaşa katıldı. Yaralandı. Ve padişaha dilekçe vererek kahramanlık madalyası aldı. Onun bir kadın olarak bu cesareti göstermesi Namık Kemal’i de etkiledi. “Vatan Yahut Silistre” piyesinin yazılmasına  esin kaynağı  oldu.   Kara Fatma olayını bilen Atatürk, 1919 yılı Eylül ayı içinde Sivas’ta kendisini ziyaret eden ve savaşmak isteyen Erzurumlu Fatma Seher hanıma Çukurovalı Kara Fatma’nın cesaretini hatırlayarak “KARA FATMA” ünvanını verdi. Kocaeli cephesine gönderdi.
   
    KARA FATMA’NIN MEZARI SOYULMUŞ  OLARAK BULUNDU.

    Türk ve dünya tarihinde derin izler bırakan kahraman Kara Fatma’nın mezarı sözlü ve yazılı belgelerin yardımı ile Andırın’ın Tokmaklı köyü Beyler Mezarlığında defineciler tarafından soyulmuş olarak bulundu.  Andırın Kaymakamlığının çalışmaları sonucu Kara Fatma’nın mezarı koruma altına alındı ve yaptırıldı.  Kara Fatma’nın tarihi kişiliği ve gerçekleri bilmeyenler onun için Osmanlı Arşivinde bulunan Vali Celal Paşa’nın görüşlerini  yansıtan “Eşkiyalık” belgelerini sorgulamadan kullanırlar ise kamuoyunu da yanıltmış olurlar.
     Kara Fatma olayına ilgi duyan film  ve TV dizi senaryosu hazırlayanlar ile şairler ve romancıları, tarihçileri  Türk ve dünya tarihinde derin izler bırakan bir  Türk kadınının yaşadıklarını kamuoyuna sunmaya davet ediyorum.  
                                                                                                Cezmi YURTSEVER –Tarihçi  
..........................................................................................................



.....................................................................................................


 


DEVAMI VAR …

 haberleşme: cep-05325829911, ev-03224533015,
Mail:cezmi.yurtsever304@gmail.com

14 Ekim 2010 Perşembe

KADİRLİ TARİHİNDE AİLE KÖKENLERİNİ AYDINLATAN KİTAP

     -Kadirli’de yaşayan insanların 500 yıla uzanan köken/soy bilgileri Osmanlı Arşiv belgeleri araştırılarak ortaya çıkarıldı.
    -Kadirli’ye bağlı Karatepe’de Nuh’un gemisinin Çukurova’ya geldiği görüşlerini destekleyen arkeolojik belgeler tanıtılıyor .
     -Cengiz Han’ın torunları Tatarlar Kadirli dağları Savrun vadisinde soy özelliği değişmeden bulundu
     -Kozan ve Kadirli, 1865 yılından sonra ortak tarihi yaşayan iki kardeş ilçe durumundadır. Fıkralarda ve hikayelerde anlatılanlar sadece duyguların yansımasıdır.
      -Yaşar kemal’in İnce Memed romanına konu olan eşkiyaların toplu mezarları ve ailelerde bulunan hatıra defterleri bulundu.
     Kadirli ilçesinde yaşayanların  kimlik ve kültürünü yansıtan soy araştırmaları 30 yıl süren belge ve bilgi araştırmaları sonuçları  Kadirli Tarihi kitabında yayınlandı.  Osmanlı Arşivinde 1530 tarihli ve 998 numaralı Tapu-Tahrir (Kökenler) defterinde yapılan çözümlemeler sonrasında  günümüzden 5 yüzyıl öncesine ait aile ve aşiret kökenleri hakkında ayrıntılı bilgiler elde ettim. 1562 tarihli Tapu defteri ile 1808 yılı Tımar yoklama ve 1865 tarihli Derviş Paşa’nın iskan defterinde köylerin kuruluşuna katılan ailelerin köken kimlik bilgileri elde ettim. Elde ettiğim bütün bilgi ve belgeleri kullanarak KADİRLİ TARİHİ kitabını yayınladım.   Kadirli Tarihi kitabının en önemli özelliği yaklaşık 1000 ailenin  1500-2000 yılları arasını içine alan köken bilgileri ile yaşanan önemli olayların aydınlatılması oldu.  Kadirli Tarihi kitabı benim yayınladığım 32. Kitabımdır.
     Araştırmalar sonrası elde ettiğim önemli bilgiler  yer almaktadır.  Kadirli Tarihi kitabında kamuoyuna sunulan önemli bilgiler arasında:
     -Cengiz Han’ın torunları olan Tatarlar, 700 yıl önce Torosdağlarında  Kadirli’ye bağlı Savrun vadisinde yerleşerek köken özelliğini kaybetmeden günümüze kadar varlıklarını korudular.  Kadirli halkının büyük bir kısmı Ortaasya’nın Çin sınırından Cengiz han’ın ordusunda görev alarak Torosdağlarına gelen Tatarlardır.
     -Türkçenin resmi dil olarak kullanılması fermanını yayınlayan Karamanoğlu Mehmet Bey’in aşiretinin Kadirli dağlarına gelerek yerleştiği ve 25 kadar köy kurduğu ortaya çıktı.
     -Hülya Avşar’ın ataları olan Avşar beyleri yaklaşık 500 yıl kadar kış mevsiminde Anavarza kalesi eteklerinde ve Savrun suyu kıyısını “kışlak” yurt yeri olarak kullandılar.  Hülya Avşar’ın aşireti ve dedelerinin vergi kayıklarını bile buldum. İlginçtir ki sayın Hülya Avşar yaptığı açıklamalar ile “Ben Kürdüm” diyerek kökenlerini inkar etme çelişkisini gösterdi. Sayın Hülya Avşar’ın Kadirli Tarihi kitabını okuması halinde kendi soyu hakkında ayrıntılı bilgiler bulacaktır.
     Kadirli ilçe merkezinin bulunduğu yerde toprak altında Romalılardan kalan antik Flavyapolis kenti bulunuyor. Ayrıca Ortaasya’dan gelen Oğuz/Türkmen boylarının  şimdiki Kadirli şehrinin bulunduğu yerde kurduğu karsı Maraş şehri iki kez haritadan silindi ve 1865 yılında yeniden kuruldu.
     KOZAN TARİHİNİN BİR PARÇASI OLARAK …
     Kadirli ve Kozan, fıkralara konu olduğu haliyle birbirlerini hiç sevmeyen, düşman gören yerler olarak görülse de (Yılan hikayesinde olduğu gibi) ortak tarihi paylaşan kardeş yörelerdir. Kadirli 1865 Fırka-i Islahiye reformundan sonra Kozan Sancağı’nın bir kazası oldu. Ve bu durum 1923 yılına kadar da devam etti. Dolayısı ile Kozan yöresinde yaşanan tarihi olaylar Kozanoğlu İsyanı, Kurtuluş Savaşı, Ali Saip’in halka zulmetmesi gibi olaylar esnasında hem Kozan ve hem de Kadirli halkı ortak tarihi mücadeleyi sergilemiştir. Osmanlı Arşivinde bulunan  Kozan Sancağı ile ilgili belgeler dosyasında çok sayıda  Kadirli’de yaşanan olaylar da yer alıyor.  Önümüzdeki günlerde Kozan yöresinin de belgelere dayanan kökenler tarihini araştırmak ve yazmak gerekir.
     Yaşar Kemal’in roman kahramanı İnce Memed ve arkadaşlarının toplu mezarları ve eşkiyalarla ilgili ailelerde bulunan arşiv belgeleri ilk kez kitapta yer aldı.
    Kadirli Tarihi kitabını ile kendi ailemin de içinde yer aldığı bir bölgenin 500 yıllık kökenleri hakkındaki bilgileri kamuoyu ile paylaşmaktan mutluyum.
Ayrıntılar:”www.cezmiyurtsever.com”dadır
.............................................................................................
........................................................................................................................


DEVAMI VAR …

 haberleşme: cep-05325829911, ev-03224533015,
Mail:cezmi.yurtsever304@gmail.com


                                                          


9 Ekim 2010 Cumartesi

“OSMANİYE TARİHİ” KİTABI YAYINLANDI

-Yaşar Kemal’in babasına ait mezardaki sırları çözdüm ve Osmaniye Tarihi kitabını yayınladım.
    -Osmaniye Tarihi kitabının kapağında Ceyhan nehri üzerindeki 2 bin yıllık antik köprünün fotoğrafını koydum.
    -Ermeni diasporasının Lozan’da kapatılan  Cebelibereket/Osmaniye dosyasını yeniden açma çalışması başlatması üzerine bölgede yaşanan Ermeni olaylarına dikkat çekmek için Osmaniye Tarihi kitabını yazdım ve yayınladım.
    -Sayın Devlet Bahçeli’nin dedelerinin idam edilmeleri konusuna yer verdim.

  Osmanlı dönemine ait belgelerde bölgede yaşayan Tacirli aşireti hakkındaki insafsız suçlamalar ve karalamalar karşısında rahatsız oldum. Osmaniye tarihini farklı açılardan ele almak ve yazmak istedim.  Şimdiki Cumhuriyet Meydanının bulunduğu yerde 1920 yılı mayıs ayı içinde şehit düşen Tacirli aşiret beyi Palaoğlu Süleyman’ın hayatta bulunan kızı “Hatun” teyzenin bir ömür boyu gözyaşı dökerek “Benim babam şehit” sözleri kulaklarımı çınlattı. Ve Osmaniye Tarihi kitabını yazmaya yayınlamaya karar verdim.

ERMENİ DİASPORASININ CEBELİ BEREKET DOSYASINI ARALADIĞINI GÖRDÜM

    Ermeni Diasporasının 2009 yılını “1909 Yılında Yaşanan Adana Olaylarını Hatırlama” adı altında  dünya genelinde bir dizi uluslar arası boyutta konferanslar yaparak olaylardan dolayı Cebelibereket/Osmaniye  halkının suçlanması karşısında olayların farklı boyutlarını araştırmak ve kamuoyuna sunmanın gereği olarak heyecan içinde yazdım Osmaniye Tarihi kitabını.  Ermeni Diasporası Osmanlının çöküşü ile birlikte Lozan görüşmelerinin yapıldığı Aralık 1922 tarihinde son kez olarak Cebelibereket’in Ermeni Yurdu olarak kendilerine verilmesini istemişlerdi. Ve bu istek kabul edilmeden Ermeni Sorunu Lozan görüşmeleri gündemine alınmamıştı.  Aradan geçen 87 yıl sonra (2009 yılı itibariyle) Uluslar arası Ermeni Diaspora topluluklarının Türkiye’nin  Soykırımını tanıması ve tazminat isteğinde bulunması gerçeği karşısında gelecekte Türkiyeyi bekleyen tehlikeleri dikkat çektim Osmaniye Tarihi kitabında.

     DEVLET BAHÇELİ’NİN DOĞRUDAN İLGİ VE DESTEĞİ…

    Osmaniye Tarihi içinde yörenin Türkmen aşiretlerinden Tacirli, Cerit, Bozdoğan, Ulaşlı, Fettahlı hakkında Arşiv belgelerine dayalı soy kültürü ve olayları aydınlatan belgeleri kullandım. Özellikle “Fettahlı’nın Tarihle İmtihanı” başlığı altında  Osmanlı’nın zayıfladığı bir zamanda 1815, 1854, 1909 yıllarında Fettahlı beylerine karşı gerçekleştirilen idam infazları  yapılarak güçlerinin kırıldığı Zeytun, Haçin Ermeni isyan hareketlerinin önünde engel kalmadığı hakkındaki Osmanlı Arşivindeki çok sayıda “Hattı Hümayun” (padişah kararı) fermanına yer verdim.  Bahçe ilçesindeki Fettahlı beyler türbesinideki mezar taşında yazılı olan Fettahlı beylerinin anası İrep Hatun’un gözyaşları dökerek sözlerini yazdırması karşısında tarihi gerçeklerin bilinmesini istedim. Araştırmalarım esnasında yakın ilgi ve destek veren sayın Devlet Bahçeliye teşekkür ederim.

      OSMANİYE TARİHİNDEN İLGİNÇ KONULAR

   -Ceyhan nehri üzerinde Romalılardan kalan 2 bin yıllık tarihi Akköprü’nün tarihi sırları hakkındaki belge ve bilgiler açıklanıyor.
    -Osmaniye sınırları içinde Toprakkale yakınında bulunan tarihi Kınık şehri hakkındaki yerleşim yeri, mezra, yaşayan aileler, obalar, ekonomik hayat hakkında ayrıntılı bilgiler.
     -Osmaniye şehir merkezi ve Hasankale’de  misyoner hareketlerinin perde arkası olaylarını aydınlatan çok sayıda belgeye yer verdim.
    -Osmaniye halkının milli mücadeleye hizmetleri ile ilgili Adana Valiliğinden İstanbul’a ulaşan çok sayıda belgede yazılanları açıkladım.  
................................................................................................................................

........................................................................................... 
   

DEVAMI VAR …

 haberleşme: cep-05325829911, ev-03224533015,
Mail:cezmi.yurtsever304@gmail.com